O dönemde fabrikada pazartesileri salıları işçi gecesi yapılırdı. O zamanlar memur evlerinin yanına biz gidemezdik, mümkün değildi, memur çocukları vardı. Onların evleri, mahalleleri ayrıydı. Biz, işçi çocukları, onların eğlence gecelerine de gidemezdik. Salı günleri gırla giderdi. Çoluk-çocuk, anneler, babalar, işçiler, yaşlılar... Buradaki gruplar vardı, bağlama çalınırdı. Benim bağlamaya sempatim o zamanlardan başlıyor. Bir gün eve geldiğim zaman, "Sana bir süprizimiz var," dediler, "baban sana bir şey aldı." Baktım duvarda bir cura, üstüne de benim vesikalık resmim yapıştırılmış. Küçük bir cura. O an bir ağlama tuttu bende. Kümeste, nasıl oldu da bir sazım oldu diye 2-3 saat ağladım. Bağlama çalmaya o zaman başladım. Ve, çok enterasandır, söylemek biraz güç ama, samimi olarak söylüyorum, 15 günde öğrendim bağlama çalmayı.
İlkokula gittiğim yıllar; Canım sıkılıyordu. Sınıftan kaçıp gidiyor, tarlanın ortasına oturup bağlama çalıyordum. Yani okula çok az gidiyordum. Öğretmen ise çok gurur duyuyordu öğrencisinin bağlama çalmasından. Diğer öğretmenlere karşı "benim öğrencim çok yaramaz, ama işte bağlama çalıyor" diyordu. Müziğe karşı sıradan bir sevgi değil, büyük bir tutkuydu bu. İlle de müzik yapacağım diyordum. Daha sonra, 24 Temmuz İşçi bayramlarında başladım işçi gecelerinde ortaya çıkmaya. 8-9 yaşlarında. Sonra Devlet Demiryolları geldi, beni aldı. Sümerbank'tan gelip aldılar. Jeeplerle Elazığ'a, Gaziantep'e gidiyorduk. Çeşitli gecelerde bağlama çalıp, türkü söylüyordum. Babam hep "Benim oğlum çok zengin bir sanatçı olacak" diyordu. Onun için iyi bir sanatçı olmak yerine zengin bir sanatçı olmak önemliydi. Yıllar geçti, ilkokulu bitirdiğimde bayağı bağlama çalıyordum. Sonra sazlar değişti, boyutlar büyüdü. İlkin curaydı, sonra tambura, ardından normal bağlama. İstanbul'a geldiğimde divan çalmaya başladım. Ortaokula Malatya'da başladım, ama İstanbul'a gelince yarım kaldı.
Sonra Almanya'ya gittim, sanat okulu okumak için. Dokuz ay okuyamadım. Okula girdim, ama gittiğim her yerde bütün bir gün, bütün bir gece boyunca torna temizlettiriyorlardı, başka hiçbir şey yapmıyordum. Eğitim yoktu, okuma yoktu. Bir Yunanlı arkadaşım vardı. İkimiz adamlar tarafından resmen aşağılanan iki yaratıktık. Gün boyu bize torna temizlettiriyorlardı. Çapaklar batıyordu. Eve gelir gelmez de uyuyordum. Dayanamadım, dokuz ay sonra İstanbul'a döndüm, ortaokulu bitirdim. Mısır Çarşısı'nın arka tarafından da Sabuncuhan Caddesi'nde, korse işine başladım. O zamanlar Yugoslavlar gelir, korse alırlardı. Derken bir arkadaşla tanıştım. O arkadaşta Livaneli'nin ve Rahmi Saltuk'un kasetleri vardı. Bir de longplay gelmişti, ortası kırmızı, adını bilmediğim bir longplay. Onları dinlemek hoşuma gitti, evde de dinlemeye başladım, derken derneğe gitmeye başladım. Süreç böyle başladı. Bir afişleme olayı nedeniyle tutuklandım. 16 yaşında cezaevine girdim.
Giderek bazı şeyler değişiyordu. O zamanlar Site Öğrenci Yurdu vardı. Bazı konularda uzmanlaşıyordum artık. Ailemle ilişkilerim koptu. Babam bağlama çalma biçimimi beğenmemeye başladı. "Sen, diyordu, çok zengin bir insan olacaktın niye böyle oldun? Bunları değil, eski parçalarını çalmalısın."....
Albümler
1984 - Ya Rıza Şimdi
1985 - Ağlama Bebeğim
1985 - Acılara Tutunmak
1986 - An Gelir
1986 - Şafak Türküsü
1987 - Yorgun Demokrat
1988 - Başkaldırıyorum
1989 - Resitaller-1
1989 - İyimser Bir Gül
1990 - Resitaller-2
1990 - Sevgi Duvarı
1991 - Başım Belada
1992 - Dokunma Yanarsın
1993 - Tedirgin
1994 - Koçero (Selda Bağcan ile)
1994 - Şarkılarım Dağlara
1995 - Beni Bul
1996 - Yıldızlar ve Yakamoz
1998 - Dosta Düşmana Karşı
2001 - Hoşçakalın Gözüm
2002 - Dinle Sevgili Ülkem
2003 - Biraz da Sen Ağla
2005 - Kalsın Benim Davam
2006 - Gözlerim Bin Yaşında
2010 - Ülkemde Son Turnem
Dinle
Link 1 - 2 - 3